Büşra ve Efe, dört yaşlarından beri arkadaştılar. Birlikte büyümüşler, ilkokul ve ortaokulu aynı sınıfta okumuşlardı. Birlikte geçirdikleri günler kahkaha dolu anılarla doluydu. İlkokul birinci sınıfa giderken karın lapa lapa yağdığı bir günde birlikte kızak yapmışlar, yokuştan aşağı paldır küldür yuvarlanmışlardı. Bu, tatlı bir anı olarak kalmıştı zihinlerinde.
Kasabaya yeni taşınan Feride, oldukça çekingen bir kızdı. Büşra ve Efe, onun yanına gidip, “Merhaba, hoş geldin .” diyerek tebessüm ettiler. O günden sonra üçü çok iyi üç arkadaş, dost oldular. Birlikte saklambaç, köşe kapmaca, istop oynadılar. Yağmur sonrası toprağın mis kokusunu birlikte soludular. Rengârenk kır çiçekleri ile taçlar yapıp; annelerine, öğretmenlerine hediye ettiler.
Bir gün okullarında bir proje yarışması olduğunu öğrendiler. Birlikte bir proje hazırlamaya karar verdiler. İnsanlar en çok suyu bilinçsizce kullanıyordu. Araştırma konuları belliydi: su ve su tasarrufu. Bu konuda daha önce yapılan çalışmaları araştırdılar. En çıkmaza düştükleri anlarda birbirlerini motive ediyorlar, başaracaklarına dair telkinler veriyorlardı. Bu yoğun tempoda Feride’nin bedeni yorgun düşmüştü. Büşra Feride’ye en sevdiği çorba olan mercimek çorbası yaptı. Efe de en sevdiği şarkılardan oluşan bir albüm hazırladı. Feride arkadaşlarının bu desteği ile günden güne iyileşti. Artık proje için kaldıkları yerden devam etmenin tam zamanıydı.
Harika bir sunum hazırladılar. Yarışma günü gelip çatmıştı. Sunumlarını jüri heyetine sundular. Projeleri birinci olmuştu. Hem insanlar ve doğa yararına bir proje yapmışlar hem de gerçek dostluğun, birbirine destek olmanın gücünü herkese göstermişlerdi.