Benim adım Yıldızlı Gece. Doğduğum gece yıldızlar öyle parlakmış ki simsiyah bedenimde, alnımın ortasındaki beyaz yıldız şekli hemen sahibimin dikkatini çekmiş. O anda bu yıldız ona büyüleyici gelmiş ve bana Yıldızlı Gece adını vermiş. Sahibimin adı Melek. Melek harika bir çocuk. O, resim yapmayı çok seviyor. Sanki ruhunun tüm renklerini tuvale döken bir sanatçı gibi, gökyüzündeki bulutların yumuşaklığında, sokakta yürüyen bir yabancının yüzünde, bir ağacın yapraklarının dansında ve benim yumuşacık yeleme hafifçe değerken bile ilham arar. Bana, Vincent van Gogh’un ‘’Yıldızlı Gece’’ adlı eserinden etkilendiğini anlatmıştı bir gün. Yani, ismimin hikayesi oldukça anlamlı ve özel.
Melek, her zaman neşe dolu biridir. Gülünce yosun yeşili gözleri de gülerdi. Melek ile benim bir hayalimiz var: birlikte şehre gidip geceleri parlayan ışıkları seyretmek. Ancak bu günlerde Melek’i yorgun ve mutsuz görüyorum. Arkadaşım İnci’den duyduğuma göre, Melek hastaymış. Umarım yakında iyileşir; çünkü o benim en iyi dostum.
Zaman akıp geçiyor, günler birbiri ardına eriyip kayboluyordu. Melek yanıma hiç uğramadı. Sanırım hâlâ iyileşemedi. Onunla sohbet etmeyi çok özlüyorum. Artık bir daha hiç gelmeyeceğini düşünmeye başladığım bir sabah, uzaktan onun neşe dolu sesini duydum. Ses gittikçe yaklaşıyordu. Sevinçten yerimde duramıyordum! Nihayet gelip boynuma sarıldı, “Yıldızlı Gece, bugün harika bir gün!” dedi. “Kendimi çok iyi hissediyorum ve bu gece şehre gideceğiz.” Harika bir haberdi bu!
Gece olduğunda yola çıktık. Etrafı derin bir sessizlik sarmıştı. Sessizlik, yalnızca benim toynaklarımın taşlı yolda çıkardığı yankılarla bozuluyordu. Bir süre sonra şehrin yüksek bir tepesine ulaştık. Parlayan ışıklar, göz kamaştırıcıydı. Şehrin ışıkları , aşağıda bir deniz gibi parlıyor, her bir sokak lambası bir yıldız misali titreşiyordu. Melek, önce ufka baktı; gökyüzü sonsuz bir huzur ve düzen doluydu. Sonra derin bir nefes aldı, bana sarıldı.
“Bak, dostum… Aşağıda, şehirde binlerce ışık var. Her biri bir insanın hayaliyle kocaman bir hikaye taşıyor. Ah, keşke onlara yıldızların huzurunu gösterebilsek…”
Bir an duraksadı, yıldızlarla şehrin arasında göz gezdirdi ve ekledi:
“Belki de bizim görevimiz yalnızca izlemek ve anlamaktır. Ne dersin Yıldızlı Gece?”
Melek’in o tatlı tebessümüne baktım. Derin bir nefes alarak burnumdan buğulu bir soluk verdim. Yavaşça ön ayaklarımı kaldırdım ve güçlü bir kişneme bıraktım geceye. Yankısı vadilere kaybolup gökyüzüne yükseldi.
Melek, bu anı sonsuza kadar hatırlamak istedi. Çantasından defterini ve kalemlerini çıkardı. Dizlerini yere koyarak çizmeye başladı. Benim ön ayaklarımı kaldırışım, şehrin ışıkları, gökyüzündeki yıldızlar, hepsi kağıtta hayat buluyordu. Melek çizimini tamamladıktan sonra resmini bana gösterdi.
“Belki, bu resmi başka insanlar da görür. Onlar da bizim dostluğumuzu, sevgimizi, hayallerimizi anlayabilir…” dedi. O gece Melek’le uzun uzun şehrin ışıklarını izledik. İkimiz de çok mutluyduk.
Yaratıcı ve güzel detayları olan bir hikaye olmuş. Yüreğine sağlık güzel çocuk.
Ellerine sağlık İdil. Kaleminle harfleri kullanarak sen de Melek gibi harika bir resim çizmişsin . Okurken seninle gurur duydum . Her yazdığını okuyacağım . Bu yolda sana iyi şanslar dilerim .